BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNCE, YOL BAKIM ÇALIŞMASI SIRASINDA RÖGAR KAPAĞININ YOL SEVİYESİNDEN YÜKSEK OLMASI SEBEBİYLE ARAÇTA MEYDANA GELEN HASARDAN BELEDİYENİN SORUMLU OLDUĞUNA KARAR VERİLDİ.

Büyükşehir belediye sınırları içerisinde yol bakım ve onarım çalışması yapılırken rögar kapağının yol seviyesinden yüksekte olması, yüksekte olan rögar kapağına çarpan araçta ağır hasar meydana gelmesi sebebiyle Büyükşehir Belediyesi ile Su Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü aleyhine açılan tazminat davasında, yargılama neticesinde Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın, meydana gelen kazada sorumlu olduğu değerlendirmesi yapılmış ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı tarafça Yerel Mahkemenin kararının istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kararında, rögar kapağının yapımı ve bakımı ile görevli ve sorumlu olan kuruluşun Su Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü olduğu belirtilmiş, Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın yapımı ve bakımı ile görevli olduğu yol üzerinde yapmış olduğu bakım çalışmalarında yolun trafiğe usulünce açık tutulması, yol üzerinde gerekli levhaların konulmaması ve işaretlemelerin yapılmaması sebebiyele kazanın meydana geldiği değerlendirmesi yapılmıştır. Ayrıca istinaf ilamında Belediyenin sorumluluk alanı içinde kalan yolun trafik güvenliğini sağlamak ve trafik güvenliğini tehlikeye düşüren durumalara zamanında müdahale ederek önlem almak ve uyarı yapmakla yükümlü olduğu, idarenin bu yükümlülüklerini başka bir şirkete ihale ile yaptırmasının yasal sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı belirtilmiştir.

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nin 4.Hukuk Dairesi’nin kararında; 

” T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

4.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/…
KARAR NO : 2022/…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : O… D…
ÜYE : Z… E… G…
ÜYE : C… E…
KATİP : T… Ç…

İHBAR OLUNAN : G…. İNŞAAT TAAHHÜT TİCARET ve SANAYİ
A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. D…. – Av. F… E… K…
İHBAR OLUNAN : R… SİGORTA A.Ş.
VEKİLİ : Av. Y… Y… S…

İHBAR OLUNAN : Y… S… Ö…
DAVA : Maddi Tazminat
İSTİNAF TALEP TARİHİ: 02/10/2019 Davalı
KARAR TARİHİ : 07/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/10/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1(b-1/son) cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;


G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/12/2016 tarihinde sürücü Y…. S… Ö… idaresindeki …. plakalı aracıyla Boğaziçi Cad. No:130 önüne geldiğinde yolun ortasında yol çalışmasından dolayı ……. logar kapağının yol seviyesinden yüksek olması nedeniyle müvekkilinin aracının alt kısımlarına çarptığını, aracın alt kısımları, motor, diferansiyel ve tespit dosyasında mevcut olduğu üzere diğer aksamların hasar gördüğünü ve çarpmanın etkisiyle ön hava yastıklarının açıldığını, ayrıca ön camın çatlaması sonucun maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalıların kusurlu olduklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00TL hasar bedeli, 500,00 TL değer kaybı bedeli ve 1.200,00 TL ikame araç bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 07/06/2019 tarihli dilekçesi hasar bedelini 60.000 TL, ikame araç bedelini 3.800 TL olarak artırmıştır.
Davalı …… vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurlu olmadığını, anılan yerdeki çalışmanın dava dışı yüklenici firma tarafından yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.


Davalı Belediye vekili cevap dilekçesinde özetle; trafik kurallarının ihlal edilerek trafiğe kapalı yola girildiğini ve hasarın öyle meydana geldiğini, davacının kusurlu olduğunu, müvekkilinin sorumlu olmadığını ,yol yapım işinin dava dışı firmaya yaptırıldığını ve sorumluluğun anılan firmaya ait olduğundan, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.


İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucu verilen kararda özetle; 25/12/2016 tarihinde sürücü Y… S… Ö…. İdaresindeki …. plakalı aracın Boğaziçi Cad. No:130 önüne geldiğinde yolun ortasında yol çalışmasından dolayı ….. logar kapağının yol seviyesinden yüksek olması nedeniyle davacının aracının alt kısımlarına çarptığı ve bu hali ile kazanın meydana gelmesinde davalı …. Büyükşehir Belediyesi’nin kusurlu olduğu anlaşılmakla, araçta oluşan hasar nedeni ile aracın perte ayrılması gerekeceğinden 2.el hasarsız piyasa değeri olan 85.000,00 TL’den sovtaj değeri olan 25.000,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 60.000,00-TL zarar bedeli ve 3.800,00 TL kazanç kaybı bedeli olmak üzere toplam 63.800,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 25/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ….. Büyükşehir Belediyesi’nden alınarak davacıya verilmesine, davalı …. aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.


D E L İ L L E R :
Bilirkişi heyeti 24/01/2019 tarihli rapor, bilirkişi heyeti 11/04/2019 tarihli rapor, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösterir araştırma tutanakları, tüm dosya kapsamıdır.


İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazanın gerçekleştiği tarihte; ….. Genel Müdürlüğünce İzmir İli Konak İlçesi Gültepe Bölgesi ,Çınartepe, Atamer, Anadolu Trakya, Murat, Çamkule, Saygı, Ulubatlı, Yavuz Selim, Boğaziçi, Mersinli, Halkapınar ve Umurbey Mahallelerınde Atıksu ve Yağmursuyu Kanalı İnşaatı İşi kapsamında 20.04.2016 tarih ve 2016/326 nolu UKOME kararı ile 1. Etap çalışmalara başlandığı, 30.11.2016 tarih ve 2016/8566 nolu UKOME kararı ile 2. Etap çalışmalar için 5 aylık çalışma müsaadesi boyunca çalışmaların devam ettiği, 2. UKOME kararı doğrultusunda yolun acil durum araçlarının geçişi dışında trafiğe kapalı olduğu yargılama sırasında yapılan araştırmalar neticesinde ortaya çıktığı, bu nedenle sürücünün kusursuz olduğu ve ilgili kuruluşların yolun güvenliği için gerekli önlemleri almadığı değerlendirmesinin kabul edilirliği bulunmadığı, yine AYKOME Yönetmeliğinin 22. Maddesinin 13. Bendinde; kazı yapmak üzere ruhsat alan kuruluşların, altyapı inşaatı sırasında gerekli emniyet tedbirlerini almakla yükümlü bulundukları, emniyet tedbirlerinin yetersizliği sebebiyle doğacak sorumluluğun kazıyı yapan kuruluşa ait olacağı ve söz konusu sorumluluğun zemin kaplaması eski hale getirilinceye kadar devam edeceği düzenlendiği, ancak yönetmelik ilgili hükmü dikkate alınmayarak idaremizin sorumluluğuna hükmedilmiş bulunması hukuka uygun olduğu, davanın müvekkil idare açısından husumet yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.


İSTİNAFA CEVAP :
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafça istinaf dilekçesi ile istinaf sebepleri ve gerekçeleri ileri sürülmemiş olması sebebiyle yukarıda yer alan yüksek mahkeme kararı ışığında davalı tarafın istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerektiği, bu sebeple davalı tarafın istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi talep etmiştir.


G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, yol yapım çalışmaları sırasında rögar kapağının yoldan yüksekte bırakılması nedeniyle gerçekleşen trafik kazasına dayalı maddi tazminat isteğine ilişkindir.


İlk derece mahkemesince, yukarıda özetlenen gerekçelerle davalı Belediye hakkında açılan davanın kabulüne, diğer davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmiş bu karara karşı davalı Belediye istinaf başvurusunda bulunulmuştur.


6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; HMK’nun 357 inci maddesine göre de İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz, maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.


Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK. 49. maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. 6098 Sayılı TBK’nun 50/1 fıkrası gereğince zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.


Somut olayda, davalı ….. Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın sorumluluğunda bulunan kara yolunun Boğaziçi Caddesi No 130 önünde yol yapım çalışmasının olduğu, yol çalışmasından dolayı yolun trafiğe kapanmadığı, ayrıca yolda çalışma bulunduğunun açıkça gösterilmediği ve toprak olan yol üzerinde rögar kapağının yol seviyesinden yüksek olması ve rögar kapağı bulunduğu yönünde de bir işaretleme olmadığından, davacının 25/12/2016 tarihinde aracı ile geceleyin seyir halinde iken yolun aydınlatması da bulunmadığından rögar kapağının aracın alt tarafına çarpması suretiyle trafik kazası gerçekleşmiştir. Bu şekilde gerçekleşen trafik kazasında davacının kazayı önlemek amacıyla alabileceği tedbir olmadığından kusursuz olduğu, davalı idarenin yol yapımı sırasında yolu trafiğe kapatmadığı gibi yolda çalışma bulunduğunu ve rögar kapağının yol seviyesinden yüksek olduğunu belirten işaretlemeler ve aydınlatma yapmadığından, kazanın gerçekleşmesinde asli ve tam kusurlu olduğu anlaşıldığından, davalı idare vekilinin anılan hususlara değinen istinaf istemi yerinde değildir.


Keza, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Karayolu Trafik Güvenliği” başlıklı 13. maddesinde, “Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür. Bu çalışmalar sırasında meydana getirilen tehlikeli durum ve engeller bütün sorumluluk, bunları yaratan kişilere ait olmak üzere zabıtaca kaldırılır, yapılan masraflar sorumlulara ödetilir.” hükmüne; “Trafik İşaretleri” başlıklı 15. maddesinde,” .Trafiği düzenlemede kullanılan işaret levhaları, ışıklı ve sesli işaretler, yer işaretlemeleri ile benzeri trafik işaretleri, karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli kuruluşlarca temin ve tesis edilerek sürekliliği ve işlerliği sağlanır. Görülen eksiklikler ilgili kuruluşlara bildirilerek giderilmesi sağlatılır.” hükmüne; “Karayolu Yapısı ve Trafik İşaretlerinin Korunması” başlıklı 14. maddesinde ” Karayolu yapısı ve trafik işaretleri ile ilgili olarak; a) Karayolu yapısı üzerine, trafiği güçleştirecek, tehlikeye sokacak veya engel yaratacak, trafik işaretlerinin görülmelerini engelleyecek veya güçleştirecek şekilde bir şey koymak, atmak, dökmek, bırakmak ve benzeri hareketlerde bulunmak, b) Karayolu yapısını, trafik işaretlerini ve karayoluna ait diğer yapı ve güvenlik tesislerini, üzerlerine yazı yazarak, çizerek veya başka şekillerde bozmak, yerlerini değiştirmek veya ortadan kaldırmak, yasaktır. Meydana gelen tehlike ve engeller, ilgili kuruluşlar ve zabıtaca ortadan kaldırılır, bozukluk ve eksiklikler yolun yapım ve bakımından sorumlu kuruluşça derhal giderilir, zarar karşılıkları ve masrafları sorumlulara ödetilir ” hükmüne yer verilmiştir.


2918 Sayılı Kanun’un 110. maddesinin gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin 26/12/2013 tarih ve 2013/68-165 E-K sayılı kararı, Uyuşmazlık Mahkemesinin 11/04/2016 tarih ve 2016/163-210 E-K sayılı, 24/09/2018 tarihli ve 2018/530-467 E-K ve 2020/400 E. 2020/453 K. sayılı kararları ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/2045 Esas 2020/1746 Karar sayılı kararları birlikte değerlendirildiğinde, 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda yapılan değerlendirmeye göre de trafiğe açık karayolu üzerindeki yol kusuru iddiasına dayanan davada, davalıların 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle haksız eylem sorumluluğu hükümlerinde değerlendirilmesi gerektiği de açıktır,


Bu durumda, davacıya ait aracın davalılardan …..’ un yapımı ve bakımı ile görevli ve sorumlu olduğu rögar kapağı nedeniyle, davalı Büyükşehir Belediyesi’ nin yapımı ve bakımı ile görevli ve sorumlu olduğu yol üzerinde yapmış olduğu trafik kazasının belediyece yolun trafiğe usulünce açık tutulmaması yol üzerine gerekli levhaları koymaması ve işaretlemeleri yapmaması nedeniyle meydana geldiğinden, davalı belediye, sorumluluk alanı içinde kalan yolun trafik güvenliğini sağlamak ve trafik güvenliğini tehlikeye düşüren durumlara zamanında müdahale ederek önlem almak ve uyarı yapmakla yükümlüdür. Davalı idarenin bu yükümlülüğünü başka bir şirkete ihale ile yaptırması, davalının yasal sorumluluğunu ortadan kaldırmadığından, davalı vekilinin husumete yönelen tüm istinaf nedenleri yerinde değildir.


Öte yandan, hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Gerçek zarar, kişinin isteği dışında gerek malvarlığında ve gerekse kişi varlığında meydana getirilen bir eksilmedir. Miktarı ise malvarlığında hukuka aykırı tecavüzün meydana gelmeden önceki ve sonraki durumları arasındaki fark olarak tanımlanabilir. Malvarlığındaki eksilmenin saptanması için zarar bırakıcı eylemden sonra meydana gelen durum ile bu davranış yapılmasa idi gösterecek olduğu durumun karşılaştırılması gerekir. Zararın varlığı ile tutarının belirlenmesi tazminatın saptanmasından önceki bir evredir ve onun dayanağını oluşturur. Tazminat miktarı hiçbir zaman meydana gelen gerçek zarar tutarını aşmamalıdır. Zarar gören oluşan zararın üstünde bir yarar sağlayamaz.


Bu kapsamda; davacının aracının alt tarafını rögar kapağına çarpması suretiyle gerçekleşen tek taraflı trafik kazası sonrası davacı aracının alt kısımlarının hasara uğradığı, direksiyon kutusu, direksiyon kutusu bağlantı ayağı, motor kulağı, şaft, sürücü hava yastığı, motor beşiği, sürücü hava yastığı, yolcu hava yastığı, ön cam, diferansiyel bağ takozu, sol emniyet kemeri, rot kolu, rot başı ve şanzımanın zarar görmesi nedeniyle değişmesi gerektiği, boya ve kaporta işçiliği ile değişmesi gereken parçalar nedeniyle 53.127,14 TL hasar oluştuğu, hem davadan önce İzmir 7.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/… D.İş esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile hem de ilk derece mahkemesince görüşüne başvurulan makine mühendisi ile trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen, 24/01/2019 tarihli bilirkişiler raporu, hem de İTÜ de öğretim görevlisi bilirkişiler tarafından düzenlenen 11/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda belirlenmiştir. Bu durumda, aracın hasarsız ikinci el piyasa değerinin 85.000 TL değerinde olduğu gözetildiğinde, onarımının ekonomik olmaması nedeniyle pert total işlemine tabi tutulması ve sovtaj değeri olarak belirlenen 25.000 TL sının mahsubu ile davacının araç hasarından dolayı maddi zararının 60.000 TL olarak tespiti ile aynı koşullarda bir araç temini için geçecek sürenin ortalama 20 gün olabileceğinden günlüğü 190 TL sın dan 3.800 TL ikame araç gideri hesaplanmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.


Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; 6100 Sayılı HMK un 355 ve 357 inci maddeleri ile istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı uyarınca istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme uyarınca; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık görülmediğinden ve davalı Belediye vekilinin istinaf nedenleri yerinde bulunmadığından istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK un 353/1 inci maddesinin (b-1) bendi uyarınca esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.


H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı Belediye vekilinin istinaf nedenleri yerinde bulunmadığından istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafından peşin yatırılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile toplam 1.089,55 TL istinaf karar ve ilam harcının alınması gereken 4.358,17 TL’den mahsubuyla, bakiye 3.268,62 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının yatıranlara iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil / iade işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı HMK’nun 362. Maddesi (1-a) bendi uyarınca 07/10/2022 tarihinde KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.” demektedir.