TAKSİ ŞOFÖRÜNÜN ARAÇ SAHİBİNE AÇMIŞ OLDUĞU İŞÇİLİK ALACAKLARI DAVASININ REDDİNE KARAR VERİLDİ.

Ticari taksiyi limit usulde işleten taksi şoförünün işçilik alacaklarının tahsili talebi ile araç sahibi ve aracın kiraya verildiği şirkete karşı açılan davada ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde aracı limit usulde çalıştıran davacı taksi şoförü ile ticari taksi sahibi ve taksiyi kiralayan şirket arasında işçi işveren ilişkisinin kurulmadığına karar verilmiştir. Mahkemenin kararında işletme ruhsatı devredilmediği sürece trafik cezalarının ve hasarın araç sahibi adına işlenmesinin doğal olduğu, sırf işletme ruhsatının devredilmemiş olmasının taraflar arasındaki hukuk ilişkinin niteliğini etkilemediği belirtilmiştir. Ayrıca kararda aracı limit usulde kiraya veren kişinin aracın anlaşma kurallarına uygun olarak kullanılmasını devamlı sağlamakla yükümlü olduğu bu nedenle aracın kasko ve sigorta giderlerinin araç sahibi tarafından karşılanması ya da amortisman giderinin araç sahibi tarafından karşılanmasının taraflar arasındaki ilişkinin niteliğini değiştirmeyeceği belirtilmiştir.

İzmir 23.İş Mahkemesi kararında;

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.

İZMİR

23.İŞ MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/*

KARAR NO : 2022/*

HAKİM : * ***
KATİP : ***** ***

DAVACI : – * VEKİLİ : Av.
DAVALILAR : 1-** –
VEKİLİ : Av. TURGAY GÖLLER –
: 2- **

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte bulunan alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,


GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 35 T *** plakalı ticari takside 01.02.2016-30.07.2020 tarihleri arasında yaklaşık 4,5 sene boyunca şoför olarak çalıştığını, taksi plakasının mülkiyetinin *****’e ait olduğunu, diğer davalıya bağlı olarak çalıştığını, ancak plaka sahibinin de ara ara çalışmasına ilişkin talimat verdiğini, davalıların müteselsilen sorumlu olduğunu, sigorta primlerinin ödenmediğini, iş sözleşmesinin haklı neden olmadan işveren tarafından 30.07.2020 tarihinde feshedildiğini, çalışma süresi boyunca ücretinin elden ödendiğini, çalışma süresi boyunca “gececi şoför” olarak çalıştığını, her gün 15.00’da taksiyi teslim aldığını, 06.00’a kadar çalıştığını, işten çıkarıldığı tarihte en son ücretinin net 4.500,00 TL olduğunu, ulaşımını taksi ile sağladığını, dini bayramlarda bayram yardımı adı altında gıda yardımı yapıldığını, ihbar önellerine uyulmadığını, 15.00-06.00 saatleri arasında çalıştığını, hafta tatili imkanı da sağlanmadığını, dini, ulusal bayramda, cumartesi Pazar günleri ve resmi tatillerde çalıştığını, fazla çalışma, hafta tatili, UBGT ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, kıdem tazminatı alacağı için şimdilik 100,00 TL’nin iş akdinin feshi tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek olan bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte, ihbar tazminatı alacağı için şimdilik 100,00 TL’nin ve yıllık ücretli izin alacağı için şimdilik 100,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, fazla çalışma ücreti alacağı için şimdilik 100,00 TL’nin, UBGT alacağı için şimdilik 100,00 TL’nin, hafta tatili alacağı için şimdilik 100,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek olan bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ***** vekili cevap dilekçesinde özetle; 35 T *** plakalı aracın ’ya kiraya verildiğinden müvekkiline husumet yüklenemeyeceğini, görev yönünden itirazlarının olduğunu, zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden davanın reddini talep ettiklerini, davacının müvekkiline ait takside sürekli ve fasılasız çalışmadığını, araçta limit usulde çalışan başka şoför olduğunu, davacının yedekçi olarak çalıştığını öğrendiklerini, davacının günlük kazançlarını kaynakta tahsil ettiğini, davacı ile davalı arasında hizmet akdi unsurlarının oluşmadığını, tarafların mutabık kalınan “bir bedel” limit şoför tarafından araç sahibine ve/veya işletene ödendiğini, bu tip çalışmada araç sahibi ve veya işletenin limit çalışan şoföre herhangi bir ücret ödemediğini, ancak limitle çalışanın belli bedel karşılığında aracı çalıştırdığından hasılatın limitle çalışana kaldığını, bu nedenle günlük bir bedelden bahsedilemeyeceğini, davacının fasılasız çalışmadığını, müvekkilinin 23.07.2016 tarihinde aracı kiraya verdiğini, davacının 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında herhangi bir iş ilişkisinin bulunmadığını, talep edilen alacakların zamanaşımına ve hak düşürücü süre bakımından reddini talep ettiklerini, davacının ………. Sigorta bünyesinde herhangi bir çalışmasının olmadığını, limit usulde çalışan başka şoförün olduğunu davacının yedekçi olarak çalıştığının öğrenildiğini, limit usulde çalışan ile mutabık kalınan “bir bedel” limit şoför tarafından araç sahibine ve/veya işletene ödendiğini, bu tip çalışmada araç sahibi ve veya işletenin limit çalışan şoföre herhangi bir ücret ödemediğini, ancak limitle çalışanın belli bedel karşılığında aracı çalıştırdığından hasılatın limitle çalışana kaldığını, bu nedenle günlük bir bedelden bahsedilemeyeceğini, davacının sürekli ve fasılasız çalışmasının bulunmadığını, araçta asıl çalışan şoförün gelmediği zamanlarda ihtiyaç bulunması halinde çalıştığını, taksi şoförlerinin kendi nam ve hesabına çalışmaları nedeniyle fazla çalışmalarının olamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.


GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılamanın konusu kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarına ilişkindir.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dilekçe ile; davacının 35 T *** plakalı araçta 01/02/2016 – 30/07/2020 tarihleri arasında taksi şoförü olarak çalıştığının, araç plakasının mülkiyetinin *****’e ait olduğunu, taksi plakasının diğer davalı ***** bağlı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işverenler tarafından haksız bir şekilde feshedildiğini beyan ederek kıdem ve ihbar tazminatı talebinde bulunmuştur. Davalı ***** vekili cevap dilekçesinde 35 T *** plakalı aracın mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunu, aracın ** –**’ya kiraya verildiğini belirterek husumet itirazında bulunmuştur. Davalı ***** cevap dilekçesinde davacı ile davalı arasında iş ilişkisi bulunmadığını, aracın dava dışı şoför *****’a limit usulde çalışmak üzere verildiğini, aracın bu şekilde çalıştırıldığı dönemde davacının bu araçta çalıştırıldığını beyan etmiştir.
Taraf iddia ve savunmaları bir arada değerlendirildiğinde öncelikle taraflar arasındaki ilişkinin nitelendirilmesi gerekmektedir. 4857 sayılı İş Kanununun 8.maddesinin 1.fıkrasında iş sözleşmesinin tanımı yapılmıştır. Buna göre “İş sözleşmesi bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ayrıca aynı kanunun 2.maddesinin 1.fıkrasında da “Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek ve tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlarla işveren, işçi ile işveren arasındaki kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir.” hükmüne yer verilmiştir. Türk Borçlar Kanununun 393.maddesinde ise “Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süre ile iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde hizmet sözleşmesinin tanımı yapılmıştır. Bu tanımlardan yola çıkıldığında iş sözleşmesinin, iş görme, ücret ve bağımlılık unsurlarından oluştuğu anlaşılmıştır. Davacının SGK hizmet cetveli incelendiğinde davalılar bünyesinde bir çalışmasının bulunmadığı görülmüştür. Mahkememizce dinlenilen davacı tanığı ***** davacının 35 T *** plakalı araçta şoför olarak çalıştığını beyan etmiş olup davacının limit usule göre de çalıştığını beyan etmiştir. Davacı tanığı , taksicilerin bir kısmının limit usulünde bir kısmının maaş ile bir kısmının ise kilometre hesabına göre çalıştığını, davacının ne şekilde çalıştığını bilmediğini beyan etmiştir. Davalı tanıkları ve * beyanlarında 35 T *** plakalı aracın *****’e ait olduğunu, davalı şirketin bu plakanın işletme hakkını belli bir kira karşılığında aldığını, günlük limit karşılığında şoförlere verdiklerini, aracın ***** isimli bir kişiye verildiğini, davacı hakkında bilgi sahibi olmadıklarını beyan etmişlerdir. Tanıkların genel olarak beyanı davacının 35 T *** plakalı araçta limit usulü ile çalıştığı üzerinedir. Limit usulü çalışma taksicilik piyasasında kullanılan bir sistem olup araca belirlenen günlük bedelin araç sahibine verilmesi ile üzerinde kalan miktarın aracı kullanan şoföre kalması şeklinde uygulanan bir sistemdir. Davacı tanığı limit usulü ile çalışmada araç sahibinin kendisine gelen para ile ilgilendiğini, para geldikten sonra şoförün hangi saatler arasında çalıştığını umursamadığını ve buna karışmadığını, parasını kazandıktan sonra şoförün hangi saatler arasında çalıştığını umursamayacağını beyan etmiştir. Davalı tanıkları ve * beyanlarında aracın limit usulü ile şoföre verildiğinde sadece limit usulü belirlenen paranın getirilmesine baktıklarını, aracı verdikleri kişinin çalışma saatlerine ve çalışma şekline karışmadıklarını beyan etmişlerdir. Bu anlatılanlar ışığında iş sözleşmesinin en önemli unsurlarından olan bağımlılık unsuru incelendiğinde araç sahibi tarafından şoföre hangi saatler arasında çalışacağı, ne şekilde çalışacağı, hangi güzergahta çalışacağı hususlarında hiçbir talimat verilmediği, yapılacak çalışmanın şeklinin, zamanının şoför tarafından belirlendiği anlaşılmıştır. Bu kapsamda şoförün işi görmesi esnasında araç sahibinden talimat almaması nedeniyle bağımlılık unsurunun varlığından bahsedilemeyecektir. İş sözleşmesinin 2. unsuru iş görme edimidir. Biraz önce vurgulandığı üzere araç sahibi tarafından kendisine limit olarak belirlenen miktar verildiği taktirde şoförün aracı ne şekilde kullanacağı ya da kullanıp kullanmayacağına karışılmamaktadır. Limit olarak belirlenen miktar verildiği taktirde şoförün o gün aracı kullanıp kullanmaması araç sahibi tarafından denetlenmemektedir. Bu nedenle araç sahibi ile şoför arasında bir iş görme edimi varlığından bahsedilemeyecektir. İş sözleşmesinin 3.unsuru ise bir ücretin varlığıdır. İş sözleşmesinde işçi iş görme edimi borçlanmış olup işveren karşılığında ücret ödemekle yükümlüdür. Limit usulü çalışmada günlük olarak toplanan miktar aracın yakıtı alındıktan sonra limit miktarı araç sahibine verilerek bakiye miktar kalması halinde bu miktar şoföre kalmaktadır. Limit usulü çalışmanın niteliği itibariyle işveren tarafından işçiye verilecek bir ücret bulunmayıp aracı kullanan şoför tarafından araç sahibine kira niteliğinde bir ödeme yapılmaktadır. Kaldı ki günün durumuna göre yeterli müşteri bulunamaması halinde limit miktarının şoför tarafından karşılanması ya da limit miktarı ödendiğinde geriye şoföre para kalmadığı durumlar olabilmektedir. Bu nedenlerle bu ilişkide iş sözleşmesinin unsuru olacak şekilde bir ücret belirlendiğinden bahsedilemeyecektir. Bu anlatılanlar ışığında 35 T *** plakalı araçta limit usulü çalışan davacı ile davalılar arasında işçi-işveren ilişkisinin varlığından bahsedilemeyecektir.


Cezaların şahsiliği uyarınca şoförün kusurundan kaynaklanan trafik cezalarının şoför tarafından, araçtan kaynaklanan cezaların ise araç sahibi tarafından karşılanması taraflar arasındaki ilişkinin niteliğini değiştirmeyecektir. İşletme ruhsatı devredilmediği sürece trafik cezalarının ve hasarın araç sahibi adına işlenmesi doğaldır. Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2019/7722 Esas 2021/2390 Karar sayılı ilamında sırf işletme ruhsatının devredilmemiş olmasının taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğini etkilemeyeceği vurgulanmıştır. Aracı diğer tarafa limit usulü kiraya veren kişi aracın anlaşma kurallarına uygun olarak kullanılmasını devamlı sağlamakla yükümlüdür. Bu nedenle aracın kasko ve sigorta giderlerinin araç sahibi tarafından karşılanması ya da amortisman giderinin araç sahibi tarafından karşılanması taraflar arasındaki ilişkinin niteliğini değiştirmeyecektir.


Limit usulü çalışmada genel olarak araç sahibi ile şoför arasında bir anlaşma yapılmakta olup araç bu kişi tarafından alınmaktadır. Taksilerin 24 saat çalışması bulunduğunda limit usulü ile aracı alan kişi tarafından başka bir kişi ile araç dönüşümlü olarak kullanılmaktadır. Bu kişi genelde limit usulü ile aracı alan kişi tarafından belirlenmekte olup araç sahibi tarafından pek çok zaman kim olduğu dahi bilinmemektedir. Limit usulü ile çalışmanın iş ilişkisi olduğu kabul edildiği taktirde araçta çalışan ikinci şoförü hiç tanımayan, kendisine hiçbir talimat vermeyen, hiçbir ödeme yapmayan araç sahibi ile ikinci şoför arasında işçi – işveren ilişkisi olduğunun kabulü gerekecektir. Nitekim davalı tanıkları aracın limit usulü ile *****’a verildiğini, davacıyı tanımadıklarını beyan etmişlerdir. Bu kapsamda 35 T *** plakalı araçta ikinci şoför olarak çalışan davacı ile davalılar arasında işçi – işveren ilişkisinin kurulduğunu kabul etmek hayatın olağan akışına aykırılık oluşturacaktır.


Bu anlatılanlar ışığında davacı ile davalılar arasında iş sözleşmesinin unsurlarının oluşmadığı, taraflar arasında işçi – işveren ilişkisi bulunmadığı bu nedenle İş Kanunu kapsamında talep edilebilecek bir alacak bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.


HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan toplam 1.459,30 TL harçtan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile artan 1.378,60 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 720,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,

4-Davalı in vekille temsil edilmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 12.876,81 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ‘e verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 26,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ‘e verilmesine,
7-Davalı şirket tarafından yapılan 86,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekili ve davalı * vekilinin yüzlerine karşı, davalı şirketin yokluğunda HMK’nın 294/4.maddesi gereğince sadece hüküm sonucunun tefhim edilmesi nedeniyle gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize sunulacak bir dilekçe veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer İş Mahkemesi Hakimliği’ne sunulacak bir dilekçe ile İZMİR Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/12/2022

Katip ***

Hakim ***